SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi
SAYI : 4
TARİH : 2023-12-04
Günümüzdeki değerlendirmeleri etkileyen Şark despotizmi algısının/kavramsallaştırmasının düşünsel temelleri, Antik dünyadaki Aristoteles’in yazdıklarına kadar uzanmaktadır. Geç ortaçağ ve modern dönemin başlangıç sürecinde Batılı seyyah ve düşünürlerin yazıları ve özellikle siyaset filozofu Montesquieu’nün analizleri Şark despotizmi algısının şekillenmesinde çok etkili olmuştur. Batı-Doğu ikilemi üzerinden şekillenen söylemsel değerlendirmelerde Şark despotizmi kavramı merkezi bir nitelik taşımaktadır. Konunun salt akademik merakın sınırlarını fazlasıyla aşan, Batılı düşünürlerin hem kendi ülkelerinin iç işleriyle hem de devletlerinin emperyal/ist hedefleriyle ilişkili politik yönler taşıdığı görülmektedir. Çalışma Montesquieu ve Edmund Burke üzerinden Şark despotizmi algısı etrafında dönen tartışmaları, özellikle farklı ve bazen de tezat olabilen değerlendirmelere odaklanarak eleştirel bir bakışla analiz etmektedir.
MAKALELER
Siyasal Düşüncede ‘Şark Despotizmi’ Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme
Günümüzdeki değerlendirmeleri etkileyen Şark despotizmi algısının/kavramsallaştırmasının düşünsel temelleri, Antik dünyadaki Aristoteles’in yazdıklarına kadar uzanmaktadır. Geç ortaçağ ve modern dönemin başlangıç sürecinde Batılı seyyah ve düşünürlerin yazıları ve özellikle siyaset filozofu Montesquieu’nün analizleri Şark despotizmi algısının şekillenmesinde çok etkili olmuştur. Batı-Doğu ikilemi üzerinden şekillenen söylemsel değerlendirmelerde Şark despotizmi kavramı merkezi bir nitelik taşımaktadır. Konunun salt akademik merakın sınırlarını fazlasıyla aşan, Batılı düşünürlerin hem kendi ülkelerinin iç işleriyle hem de devletlerinin emperyal/ist hedefleriyle ilişkili politik yönler taşıdığı görülmektedir. Çalışma Montesquieu ve Edmund Burke üzerinden Şark despotizmi algısı etrafında dönen tartışmaları, özellikle farklı ve bazen de tezat olabilen değerlendirmelere odaklanarak eleştirel bir bakışla analiz etmektedir.
-
Yazarlar : Fatih DUMAN
Sayfa No : 1-14
Anahtar Kelimeler : Ş a r k D e s p o t i z m i , S i y a s a l D ü ş ü n c e T a r i h i , M o n t e s q u i e u , E d m u n d B u r k e
Değişen Politikalar, Değişen Hayatlar: Tek-endüstrili Kentlerde Yerel Gelişme ve Özelleştirme Rabıtası
Bu çalışma, tek-endüstrili kentlerin (TEK) yerel olarak nasıl geliştiğine ve barındırdıkları baskın aktörlerin özelleştirilmelerinden nasıl etkilendiğine vurgu yapmaktadır. Bu bağlamda, araştırmada TEK’ler özelinde yerel gelişme ve özelleştirme geriliminin sonuçları gösterilmeye çalışılmıştır. Genel olarak TEK’ler, yerel sosyoekonomik yapıda tek bir baskın endüstriyel kuruluşun lider aktör olduğu yerlerdir. Devletçi uygulamaların bir sonucu olarak Türkiye’de merkezi hükümetler uzun yıllar boyunca TEK politikalarını uygulamıştır. Bu politikalar, belirli bölgelerde kamu fabrikalarının kurulmasıyla ülke çapında sanayi ilerlemesini güçlendirirken aynı zamanda yerel ve bölgesel sosyoekonomik gelişmeyi de desteklemeyi ifade etmektedir. Ancak geçen zamanda, kamu fabrikaları aracılığıyla TEK’lerin kurulması yönündeki devletçi politika değişime uğramıştır. Bir kamu fabrikası olan Erdemir’in yerel sosyoekonomik etkisi altısındaki Karadeniz Ereğli, Türkiye, TEK yapılanması için tipik bir örnektir. Merkezi hükümetin 1960’lı yıllarda gerçekleştirdiği bir sahil kasabasında demir çelik fabrikası kurulması politikası, Ereğli’nin bir sanayi kentine evrilmesini ve TEK olarak yeniden kurgulanmasını dürtülemiştir. Ancak Ereğli’de kırk yıl boyunca takip edilen devletçi politika, Erdemir’in 2006’da özelleştirilmesi ile terk edilmiştir. Erdemir’in özelleştirilmesi ülkenin ekonomik büyümesini desteklerken, kentin yerel sosyoekonomik gelişimini engellemiştir. Bu çalışma, nitel araştırma deseni aracılığıyla TEK’lerin merkezi hükümetlerin politika değişimlerine ve özelleştirmelere yerel kırılganlığını ileri sürmektedir. Böylece, değişen politikalar, bireylerin hayatlarını da derinden etkilemektedir.
-
Yazarlar : Atahan DEMİRKOL
Sayfa No : 14-29
Anahtar Kelimeler : K e n t s e l P o l i t i k a P l a n l a m a s ı , T e k - e n d ü s t r i l i K e n t , Y e r e l E k o n o m i , E r d e m i r , K a r a d e n i z E r e ğ l i
Türkiye’deki Suriyelilerin Yerleşim Planlamasına İlişkin Dağıtma Kriterleri: Mekânsal Yoğunlaşma, Yoksulluk ve Güvenlik
Suriye iç savaşından sonra yerlerinden edilmiş 4 milyona yakın Suriyeliye kapılarını açmış olan Türkiye, jeopolitik konumu ve imkânları nedeniyle hem hedef hem de transit ülke olup, bugün dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkedir. Bu kadar kısa sürede bu kadar fazla sığınmacının gelmesi başta güvenlik olmak üzere pek çok toplumsal soruna da yol açabilecek niteliktedir. Sığınmacıların kontrolsüz biçimde dağılmış olması mekânsal ayrışma ve beraberinde uyum, barınma, eğitim, iş, güvenlik, yoksulluk gibi alanlarda sorunları da tetiklemektedir. İçişleri Bakanlığı tarafından 2022 yılında mekânsal yoğunlaşmadan hareketle seyreltme politikası uygulanmaya başlamış ve bazı iller yerleşime kapatılmıştır. Bu çalışma 2022 yılında uygulanmaya başlanan dağıtma politikası çerçevesinde mevcut veriler ve literatürden hareketle Türkiye’de uygulanabilecek dağıtma kriterlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Makalede Göç İdaresi Başkanlığı, TÜİK verileri ile literatürdeki verilerden hareket edilmiştir. Bu çerçevede ABD’de yeniden yerleştirme için kullanılan MOORE adlı programdan hareketle dağıtmanın bir program aracılığıyla yapılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Diğer taraftan Türkiye’de kullanılabilecek dağıtma kriterleri sığınmacı oranı, yoksulluk ve güvenlik verileri ile diğer veriler olarak gruplanmıştır. Uyum, eşleştirme ve risklere ilişkin verilerin kriter olarak kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
-
Yazarlar : Zuhal Karakoç DORA, Zahide ERDOĞAN
Sayfa No : 29-55
Anahtar Kelimeler : D a ğ ı t m a p o l i t i k a s ı , y o k s u l l u k , g ü v e n l i k , m e k â n s a l a y r ı ş m a , v e r i y e d a y a l ı m o d e l
Kanun-ı Esâsî Öncesi Osmanlı Devlet Geleneğinde ve Hukuk Sisteminde Adalet Vurgusunun Yargı Bağımsızlığına Tesiri
Osmanlı Devleti, özgün bir hukuk sistemi ortaya koymuş, adaletin tesisi gayesi etrafında güçlü bir yargı teşkilatı meydana getirmiştir. Bahse konu sistemde yargılama usulüne büyük önem verildiği dikkat çekmektedir. Özellikle yargı görevini yerine getiren kişilerin bağımsızlıklarını korumaya yönelik tedbirler alındığı görülmektedir. Makalede arşiv belgeleri ve tarihi kayıtlardan örneklerle Osmanlı Devleti’nde adalet vurgusunun yargı bağımsızlığına tesiri hakkında bir değerlendirme sunulmaktadır.
-
Yazarlar : Hasan DOĞAN
Sayfa No : 55-
Anahtar Kelimeler : O s m a n l ı D e v l e t i , T ü r k H u k u k T a r i h i , İ s l a m H u k u k u , Y a r g ı B a ğ ı m s ı z l ı ğ ı , Y a r g ı l a m a H u k u k u