SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi

SAYI : 53

TARİH : 2020

İSTATİSTİKLER

SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi

SAYI : 53

TARİH : 2020

2002 genel seçimleri, mevcut partilerin tümünün büyük ölçüde zayıflamasına yol açmıştır ve Türk politikası için bir dönüm noktası olma niteliği kazanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra Türkiye'yi yeni bir dönüşüm sürecine sok-muştur. Terazinin diğer kefesinde ise seçimlerden nispeten başarıyla çıkan tek muhale-fet partisi vardır: CHP. İzleyen on yıl içinde partiler arası güç dengesinde bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu makale, 1950'lerden bu yana CHP'nin seçim ortamını birikimli düzeyde (aggregate level) analiz ederek, partinin ve merkez solun politik dinamiklerini incelemekte ve bu yolla bir çok bilimsel yayında ortaya atılmış savların geçerliliğini is-tatistiksel regresyon analizleriyle test etmektedir. Ayrıca makalede, günümüzde geçerli olan egemen iki partili modelin yeniden tasarımlanmasına ilişkin sorulara yanıtlar aranmaktadır.

MAKALELER

Türkiye'de Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençlerin Sosyo-Demografik Yapısı ve İşgücü Piyasası ile Bağlantısı

Bu çalışmanın amacı, Türkiye?de ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin (NENİ) sosyo-demografik özelliklerini ve işgücü piyasalarına girişlerini engelleyen nedenleri irdelemektir. Bu amaçla çalışmada TÜİK 2017 Hanehalkı İşgücü Anketi mikro verileri kullanılarak, 15-29 yaş grubu gençlerden NENİ olanların akranı diğer gençlerle sosyo-demografik farkları çapraz tablolar ve Pearson Ki-kare testi ile gösterilmiştir. Ayrıca NENİ grubunun kendi içindeki farklılıkları ve işgücü piyasasıyla ilişkileri açıklanmıştır. Sonuçlar, Türkiye?de kadınların ev eksenli roller nedeniyle işgücü piyasasından çekilirken, erkeklerin emek piyasasına bağlı nedenler ile sağlık problemlerinden dolayı NENİ durumuna geldiğini göstermektedir.

  • Yazarlar : Rabihan Yüksel ARABACI

    Sayfa No : 28

    Anahtar Kelimeler : N e e ğ i t i m d e n e i s t i h d a m d a ( N E N İ ) , g e n ç i ş s i z l i ğ i , g e n ç i ş g ü c ü .

GÖRÜNTÜLE

Osmanlı Devleti'nin Patrimonyal Niteliğinin Sınırlılıkları Üzerine Bir Tartışma

Machiavelli?nin prens ve prensin kullarından müteşekkil sıkı bir birlik olarak sunduğu Osmanlı analizini, Weber patrimonyalizm ve patrimonyalizmin en uç örneği olarak sultanizm terimleri ile kavramsallaştırarak yinelemiştir. Okumakta olduğunuz çalışmanın temel hedefi Machiavelli ve Weber?in Osmanlı Devleti?ne dair iddialarının gerçekliğini tartışmaktır. Bu hedef doğrultusunda Osmanlı Devleti?nin kuruluşu, erken dönem devlet yapısında öne çıkan aktörler, merkezileşme ile birlikte görünür hale gelen klasik tabakalaşma sistemi ve bu sistemin yaşadığı dönüşüm inceleme konusu edilmiştir. Bütün bu dönemleri analiz ederken temel hedef, patrimonyalizmin sınırlarını gözler önüne sermektir. Bu kapsamda, patrimonyalizm iddialarının kaynağında yer aldığı düşünülen hem yerli hem de Avrupamerkezci bakış açılarına yönelik bir eleştirel değerlendirmeye de metin içinde yer verilmektedir.

  • Yazarlar : Mustafa ALTUNOĞLU

    Sayfa No : 26

    Anahtar Kelimeler : O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u , M a c h i a v e l l i , W e b e r , p a t r i m o n y a l i z m , s u l t a n i z m , o r y a n t a l i z m .

GÖRÜNTÜLE

Osmanlı Devleti'nin Safevî Tebaasına Yönelik İstimâlet ve Mülteci Siyaseti

Osmanlılar, XVI. yüzyılda Safevî tebaasının Osmanlı Devleti?ne itaat ve ilticasını teşvik eden bir istimâlet siyaseti benimsemişlerdir. Osmanlı sultanları, Kızılbaş emirlerinin itaatlerini temin için onlara önemli makamlar ve zengin gelirler teklif ettiler. Safevî konfederasyonuna dâhil olan aşiretlere de yurt tahsisi ve vergi kolaylıkları tanıyarak onların Osmanlı topraklarına dönüşünü sağlamaya çalıştılar. Osmanlıların Safevî tebaasına yönelik bu politikasında dikkat çeken husus, iki taraf arasında savaş nedeni olan mezhep anlaşmazlıklarının bu siyasette kısıtlı bir etkiye sahip olmasıdır. Bu bakımdan Osmanlıların Safevî politikası, siyasî, askerî ve ekonomik sahada elde edilebilecek faydalar üzerine kurulu reel-politik bir dış siyaset özelliği göstermiştir.

  • Yazarlar : Arif SARI

    Sayfa No : 24

    Anahtar Kelimeler : S a f e v î l e r , i s t i m â l e t s i y a s e t i , i l t i c a , K ı z ı l b a ş , I I I . M u r a d .

GÖRÜNTÜLE

Hegel'in Polis Düşüncesinin Tarihsel ve Politik Ekonomi Bağlamı

Polis kavramı Kıta Avrupası'nda 16. yüzyıldan itibaren mutlakıyetçi devlet yapılarının oluşmaya başladığı dönemde yönetim düşüncesinin modern tarihinde belirgin bir konum kazanmıştır. Alman kameralist devletlerinde polis Avrupa'da akademik yazın olarak gelişimini en üst seviyede göstermiştir. Yönetim bilimi olarak polis üniversitelerde sosyal bilimleri şekillendiren merkezi bir yer tutmuştur. Modern devlet aklının ve yönetimin kavramsal, kuramsal ve olgusal tarihi polisin Avrupa tarihinde izlenebilmektedir. 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra liberal yönetim aklının eleştirisi ile polisin kavramsal ve kuramsal içeriği dönüşmüştür. Liberalizmin polis eleştirisi klasik politik iktisatçılardan Kant'a uzanan geniş bir yelpazede gerçekleşmiştir. Hegel de Hukuk Felsefesinin Prensipleri?nde kısa sayfa aralığında beliren polis kavramına getirdiği yaklaşım ile bu eleştirel döneme ait bir düşünürdür. Çalışma polisi kameralizmin olgusal ve düşünsel tarihi içinde incelemektedir. Bu tarihsel zeminde düşünürün polis kavramını ele alış biçimi sergilenerek Hegel yönetim düşünce tarihinde konumlandırılmaktadır. Hegel'in polise yaklaşımı çağının klasik politik ekonomi geleneği tarafından şekillenen liberal yönetim aklı bağlamında belirginleştirilmektedir.

  • Yazarlar : Ceyhun GÜRKAN

    Sayfa No : 24

    Anahtar Kelimeler : P o l i s , k a m e r a l i z m , H e g e l , l i b e r a l i z m , p o l i t i k e k o n o m i .

GÖRÜNTÜLE

XIX. Asırda Osmanlı Devleti'nde İstihdam Edilen Avusturya-Macaristan ve Prus-Alman Kökenli Askerî Heyetler ve Hekimler

Batı'da bilhassa XVII. yüzyıldan itibaren meydana gelen gelişmeler, Avrupa'yı sadece siyaseten ve iktisaden değil, ilmen de rekabet edilemez bir üstünlüğe erdirmiştir. Eski gücüne tekrar erişmek için modernleşmenin kaçınılmaz bir hedef olduğunu anlayan Osmanlı Devleti, bunun için hem kendi kurumlarını yenileştirmek hem de buralarda istihdam etmek üzere kendi uzmanlarını yetiştirmek için bir çaba içine girmiştir. Fakat kendi uzmanlarından faydalanabilmek uzun bir prosedürü ihtiva ettiğinden, bu süre zarfında yabancı uzmanlara da ihtiyaç duymuştur. Alman topraklarından gelen uzmanların askerî ve (askerî) tıp alanlarındaki yoğunluğu dikkat çekicidir. Bu çalışmada, yoğun olarak Prusya ve Avusturya Macaristan'dan getirtip istihdam ettiği askerî uzman ve hekimler konusu ele alınacaktır. İnceleme, başta Ankara?daki Osmanlı Arşivi kaynakları olmak üzere, dönemin Alman gazeteleri ve yabancı uzmanlar konusunda yazılmış başlıca eserler üzerinden gerçekleşecektir.

  • Yazarlar : Seyfi YILDIRIM, Çiğdem DUMANLI

    Sayfa No : 28

    Anahtar Kelimeler : O s m a n l ı m o d e r n l e ş m e s i , y a b a n c ı u z m a n l a r , O s m a n l ı - A l m a n i l i ş k i l e r i , A l m a n a s k e r î h e y e t l e r i , A v u s t u r y a l ı t ı p ç ı l a r .

GÖRÜNTÜLE