SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi
SAYI : 49
TARİH : 2016
2002 genel seçimleri, mevcut partilerin tümünün büyük ölçüde zayıflamasına yol açmıştır ve Türk politikası için bir dönüm noktası olma niteliği kazanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra Türkiye'yi yeni bir dönüşüm sürecine sok-muştur. Terazinin diğer kefesinde ise seçimlerden nispeten başarıyla çıkan tek muhale-fet partisi vardır: CHP. İzleyen on yıl içinde partiler arası güç dengesinde bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu makale, 1950'lerden bu yana CHP'nin seçim ortamını birikimli düzeyde (aggregate level) analiz ederek, partinin ve merkez solun politik dinamiklerini incelemekte ve bu yolla bir çok bilimsel yayında ortaya atılmış savların geçerliliğini is-tatistiksel regresyon analizleriyle test etmektedir. Ayrıca makalede, günümüzde geçerli olan egemen iki partili modelin yeniden tasarımlanmasına ilişkin sorulara yanıtlar aranmaktadır.
MAKALELER
Siyasi Parti Sistemlerine Göre Başkanlık Rejiminin Türleri
Hükümet sistemlerini kurumsal ve davranışsal dinamiklere göre tanımlamak, sınıflandırmak ve alt gruplara ayırmak mümkündür. Bu dinamiklerden özellikle siyasi parti sistemleri ayıraç işlevi görebilecek düzeyde sistemlerin işleyişine etki etmektedirler. Makalenin konusu siyasi parti sistemlerini bir ayıraç olarak ele alarak başkanlık sistemlerini sınıflandırmak ve işleyişlerini değerlendirmektedir. Bu bakımdan başkanlık sistemleri tek partili, iki partili ve çok partili olmak üzere üç ana başlık altında değerlendirilmiştir. Bunlardan tek partili olanlar genellikle Afrika'da ortaya çıkmakta, demokrasi açısından sıkıntılı patronlu hiper-başkanlık rejimlerine dönüşmektedir. En bilinen örneği ABD'de karşımıza çıkan iki partili başkanlık rejimi ise bölünmüş hükümet yapısı yaratarak demokrasi açısından elverişli ancak yönetme kolaylığı açısından karmaşık sonuçlara yol açmaktadır. Çok partili model ise ya azınlık hükümetleri yahut ?koalisyonlu başkanlık? yapıları oluşumuna neden olmakta@@ koalisyonlar polarizasyon, siyasi kırılma ve kurumsallaşma seviyesine göre demokratik gelişmeye el vermektedir.
-
Yazarlar : Şule ÖZSOY
Sayfa No : 40
Anahtar Kelimeler : B a ş k a n l ı k s i s t e m l e r i , p a t r o n l u b a ş k a n l ı k , h i p e r - b a ş k a n l ı k , b ö l ü n m ü ş h ü k ü m e t , k o a l i s y o n l u b a ş k a n l ı k
Kadınların Yurttaşlığı ve Feminist Kuram
Batı siyasal düşüncesinin temel kavramlarından olan yurttaşlık, bir statü ve bir pratik olarak, bireylerin siyasal iktidar ve devletle ilişkisini kurumsallaştırmaktadır. Tarihin her döneminde kadınlar, kamusal alandan ve yurttaşlıktan dışlanmıştır. Zaman içinde kadınların sosyal, ekonomik ve medenî haklara sahip olmaları, tam olarak yurttaş olmalarını sağlayamamıştır. Çünkü yurttaşlığın kavramsallaştırıldığı ve hayata geçirildiği siyasal ve kamusal alanlar erkek özelliklerini esas almaktadır. Bu makalenin amacı, hâkim yurttaşlık yaklaşımlarının ve dayandıkları siyasal düşünce geleneklerinin kadınların ?eksik' yurttaşlığına nasıl zemin hazırladıklarını, feminist kuramlaştırmanın analizleriyle ortaya koymaktır.
-
Yazarlar : Filiz KARTAL
Sayfa No : 29
Anahtar Kelimeler : Y u r t t a ş l ı k , k a d ı n , f e m i n i z m , f e m i n i s t k u r a m , s i y a s e t
Meşruiyetin Yeniden Üretilmesinde Mek?nın Önemi
Mek?n, kavramsal olarak üzerinde anlaşılamayan bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu sorun sadece mek?nın anlamı üzerine değil mek?nın oluşumu üzerinedir de. Bu oluşum mek?nın işlevlerinin ne olduğunun tartışılmasını zorunlu kılmaktadır.Çalışma mek?n aracılığıyla egemen ideolojinin yeniden üretilmesine ve sosyal hafızanın bu yeniden üretiminde hegemonyanın önemine odaklanmaktadır. Bir yandan, mek?na atfedilen pasif değerlerin yanı sıra mek?nın aktif bir kültürel özne durumu olması tartışılırken, diğer yandan mek?nın kendisinin toplumsal ve kültürel değişme anlamında bir oluş olduğunu da tartışmak istiyoruz. Bu aslında mek?nın bir kültürünün, tarihinin veya ideolojisinin olduğunu iddia etmek yerine mek?nın kendisinin bir kültür, tarih ve ideoloji olduğunun söylenmesidir aynı zamanda.
-
Yazarlar : Bayram ÜNAL
Sayfa No : 17
Anahtar Kelimeler : M e k ? n , s o s y a l h a f ı z a , h e g e m o n y a , p o l i t i k a , k ü l t ü r
Üniversite Yönetiminde Kadınların Eksik Temsili Üzerinde Toplumsal Cinsiyet İlişkilerinin Rolü
Dünyada ve Türkiye'de de kadınların karar alma mekanizmalarındaki eksik temsili toplumsal cinsiyet eşitliği açısından önemli bir sorundur. Son dönemlerde feminist araştırmalar, ana akım yaklaşımlar tarafından toplumsal cinsiyet açısından yansız olarak işlediği varsayılan bürokratik örgüt yönetiminde kadınların eksik temsil sorunları üzerinde toplumsal cinsiyetin önemine dikkat çekmektedir. Türkiye'de kadınların üniversite yönetiminde eksik temsil sorunlarını toplumsal cinsiyet bakış açısıyla sorgulayan bu çalışma, bir devlet üniversitesinde çalışan kadınlarla yapılan anket ve yönetici kadınlarla yapılan derinlemesine görüş alma tekniğiyle elde edilen verilere dayanmaktadır. Bulgularda kadın akademisyenlerin üniversite yönetimindeki eksik temsilleri üzerinde, ?toplumsal cinsiyet ayrımcılığı? algısına rastlanmamıştır. Bununla birlikte kadın akademisyenlerin toplumsal cinsiyet temelli belirli zorluklar nedeniyle üst düzey yönetime mesafeli durdukları tespit edilmiştir.
-
Yazarlar : Serap SUĞUR, İncilay CANGÖZ
Sayfa No : 27
Anahtar Kelimeler : B ü r o k r a s i , t o p l u m s a l c i n s i y e t , y ö n e t i m d e t o p l u m s a l c i n s i y e t a y r ı m c ı l ı ğ ı , c a m t a v a n , ü n i v e r s i t e y ö n e t i m i n d e k a d ı n
Örgütsel Adalet Algısı Kamu Çalışanlarının İhbar Etme Niyetinin Belirleyicisi midir?
Bu çalışmanın temel amacı çalışanların örgütsel adalet algıları ile kurumlarındaki yasal, ahlaki ya da meşru olmayan durumları ihbar etme niyetleri arasındaki ilişkiyi anlamak ve açıklamaya çalışmaktır. Bu amaçla Sakarya ve Yalova'da toplam 312 kamu çalışanından toplanan veriler ile bir araştırma yürütülmüştür. Özellikle kamu çalışanlarının ihbar davranışlarının kamu yararı, kamu sağlığı ve güvenliği gibi konular açısından önemli görülmesi, çalışmada bu örneklemin seçilmesinin temel nedenidir. Araştırma, anket yoluyla veri elde etmeye dayalı görgül bir çalışmadır. Elde edilen sonuçlar, örgütsel adalet algısının araştırma kapsamındaki kamu çalışanlarının ihbar niyetini pozitif yönde etkilediğini göstermiştir. Bununla ek olarak da örgütsel güven bu ilişkide aracı rol oynamaktadır.
-
Yazarlar : Şenay YÜRÜR, Sima NART
Sayfa No : 32
Anahtar Kelimeler : İ h b a r e t m e n i y e t i , ö r g ü t s e l a d a l e t , ö r g ü t s e l g ü v e n , k a m u ç a l ı ş a n l a r ı