SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi

SAYI : 2

TARİH : 2024-06-28

İSTATİSTİKLER

SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi

SAYI : 2

TARİH : 2024-06-28

Kapasite konusu, kamu yönetimi ve kamu politikası alanyazının en önemli konularından biridir. Kamu politikası kapasitesi, sistemsel, örgütsel ve bireysel düzeyde incelenebilir. Bireysel düzeydeki kamu politikası kapasitesi, karar alıcıların bilgi ve beceri kümelerine, dolayısıyla formel ya da enformel eğitim düzey ve içeriklerine dayanmaktadır. Bu bağlamda, kamu politikası kapasitesini geliştirmenin en temel yolu, sorunları çözmekle yükümlü olan kamu yöneticilerinin bilgi ve becerilerinin artırılmasından geçmektedir. Mülki idare amirlerinin kamu politikası kapasitesini saptamayı ve ölçmeyi amaçlayan bu makale, İçişleri Bakanlığı’nın izniyle yürütülen araştırma projesi kapsamında elde edilen özgün verilere dayanmaktadır. Bu kapsamda, mülki idare amirlerinin yanıtlaması için çevrimiçi bir anket hazırlanmıştır. 20.04.2022- 05.05.2022 tarihleri arasında uygulanan ankete o dönemdeki mülki idare amirlerinin % 28,94’ü katılmıştır. Anketin yanı sıra yirmi dokuz mülki idare amiri ile de yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiş ve bulgular tartışılmıştır. Makale, anket ve görüşme sonuçlarının yanı sıra, mülki idare amirleri için bir tipoloji de ortaya koymuştur.

MAKALELER

Türkiye’de Bireysel Kamu Politikası Kapasitesi: Mülki İdare Amirleri Örneği

Kapasite konusu, kamu yönetimi ve kamu politikası alanyazının en önemli konularından biridir. Kamu politikası kapasitesi, sistemsel, örgütsel ve bireysel düzeyde incelenebilir. Bireysel düzeydeki kamu politikası kapasitesi, karar alıcıların bilgi ve beceri kümelerine, dolayısıyla formel ya da enformel eğitim düzey ve içeriklerine dayanmaktadır. Bu bağlamda, kamu politikası kapasitesini geliştirmenin en temel yolu, sorunları çözmekle yükümlü olan kamu yöneticilerinin bilgi ve becerilerinin artırılmasından geçmektedir. Mülki idare amirlerinin kamu politikası kapasitesini saptamayı ve ölçmeyi amaçlayan bu makale, İçişleri Bakanlığı’nın izniyle yürütülen araştırma projesi kapsamında elde edilen özgün verilere dayanmaktadır. Bu kapsamda, mülki idare amirlerinin yanıtlaması için çevrimiçi bir anket hazırlanmıştır. 20.04.2022- 05.05.2022 tarihleri arasında uygulanan ankete o dönemdeki mülki idare amirlerinin % 28,94’ü katılmıştır. Anketin yanı sıra yirmi dokuz mülki idare amiri ile de yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiş ve bulgular tartışılmıştır. Makale, anket ve görüşme sonuçlarının yanı sıra, mülki idare amirleri için bir tipoloji de ortaya koymuştur.

  • Yazarlar : Can Umut ÇİNER Hasan Tolga BÖLÜKBAŞI Oral KARAKAYA

    Sayfa No : 1-28

    Anahtar Kelimeler : m ü l k i i d a r e , k a m u y ö n e t i m i , t i p o l o j i , k a m u p o l i t i k a s ı k a p a s i t e s i , b i r e y s e l k a p a s i t e

GÖRÜNTÜLE

Türkiye’de İdari Reform ve Dış Teknik Yardımlar: Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi Türk-Alman Teknik İşbirliği Anlaşması İncelemesi

II. Dünya Savaşı sonrasında yeni bir dünya düzeni inşasına yönelik uluslararası iş birliği çalışmaları gelişirken, azgelişmiş ülkelerin modernizasyonuna yönelik idari reform programları da büyük önem kazanmıştır. Bu doğrultuda, Birleşmiş Milletler bünyesinde, gelişmekte olan ülkelerin acil teknik yardım ihtiyaçlarına yanıt vermek üzere 1946’da Düzenli Teknik İşbirliği Programı oluşturulmuştur. Türkiye, 1952’de TODAİE’nin kuruluşuyla Azgelişmiş Memleketlere Teknik Yardım Programı’ndan yararlanmaya başlamakla beraber, teknik yardımların kapsamı DPT’nin kurulması ve Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’yla birlikte genişlemiştir. Türkiye idari reformların yapılmasında uzman-danışman desteği, personel eğitimi, teçhizat gibi konularda teknoloji ve yetişmiş personel eksikliğinden dolayı dış teknik yardımlara ihtiyaç duymuştur. Bu çerçevede, 15 Eylül 1964 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında Türk-Alman Teknik İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. Türkiye 1964 yılının sonundan 1970 yılının sonuna kadar Almanya’dan talep ettiği teknik yardımları ve teknik uzmanları Türk-Alman Teknik İşbirliği Anlaşması’na atfen yapmıştır. Bu çalışmada, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında gerçekleştirilen kamu yönetimi alanındaki kalkınma ve modernizasyon çalışmalarında ihtiyaç duyulan teknik yardımlar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi’nde yer alan Dışişleri Bakanlığına ait diplomatik belgelere dayanılarak incelenmiştir. Makalenin tezi, idari reformların bir politika transferi olduğudur.

  • Yazarlar : Nursel KÖKSAL GÜLCÜ Hilal KARAVAR

    Sayfa No : 61-88

    Anahtar Kelimeler : İ d a r i r e f o r m , d ü z e n l i t e k n i k i ş b i r l i ğ i a n l a ş m a s ı , k a l k ı n m a p l a n ı , t e k n i k y a r d ı m , p o l i t i k a t r a n s f e r i .

GÖRÜNTÜLE

Cam Tavan Algısı ile Kamu Çalışanlarının Kariyer Düşünceleri

Bu çalışmanın amacı gençlik ve spordan sorumlu bakanlıkta çalışan kadın çalışanların kariyer düşüncelerini cam tavan kavramı üzerinden incelemektir. Araştırmada betimsel tarama deseni kullanılmıştır. Araştırma grubunu spor ve toplumsal cinsiyet ilişkisinde en önemli rolü oynayan Gençlik ve Spor Bakanlığı Merkez örgütünün 2812 çalışanından çalışmaya gönüllü katılan 453 kişi oluşturmaktadır. Ölçek olarak Yavuzer ve Özkan’ın (2020) geliştirdiği ve toplam 30 maddeden (Mesleki Ayrımcılık, Çoklu Roller, İnformal İletişim, Mentorluk, Kişisel Tercihler ve Kalıplaşmış Önyargılar) oluşan 6 boyutlu Cam Tavan Engeller Ölçeği (CTEÖ) kullanılmıştır. Sonuçlar ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak medeni durum, çocuk sahibi olma ve çalışma saatleri gibi değişkenlerin kadınların üst yönetim kademelerine ulaşmasını engelleyen yapay bir engel oluşturmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak aynı zamanda mesleki ayrımcılık, resmi olmayan iletişim ağlarına katılamama, cinsiyete dayalı stereotipler ve mentor eksikliği gibi yapay engellerin üst yönetim kademelerinde yer almalarını engellediği ortaya çıktı.

  • Yazarlar : Murat KALFA Selda KOCAMAZ ADAŞ Hayriye TAŞPINAR

    Sayfa No : 89-118

    Anahtar Kelimeler : C a m T a v a n S e n d r o m u , G e n ç l i k v e S p o r B a k a n l ı ğ ı , K a r i y e r , Ç a l ı ş a n K a d ı n

GÖRÜNTÜLE

Cumhuriyet Dönemi Müzik Devriminde Rus İzleri: Sovyet Sanatçıların Türkiye Ziyaretleri

Türkiye’de ulus devletin inşasında yönetici/bürokratik kadrolar birçok alanda olduğu gibi müzik kültürünün oluşturulmasında da belirleyici olmuştur. Merkezden çevreye doğru yürütülen modernleşme ve Batılılaşma hamleleriyle müziğin Batı teknikleriyle işlenmesi ve yüksek kültüre hizmet eden bir yapıdan çıkarılıp halkla bütünleştirilmesi istenmiştir. Batı’nın çok sesli alt yapısıyla kurgulanmış, Anadolu’nun öz kaynaklarına (halk türküleri ve ezgileri) dayanan milli bir müzik oluşturmak Cumhuriyet döneminin hedeflerinden biri olmuştur. Birçok alanda olduğu gibi müzik sahasında da planlanan yenilikleri gerçekleştirebilmek için yeni eğitim kurumları açılmış, yurt dışına öğrenciler gönderilmiş ve yabancı uzmanlar ülkeye davet edilmiştir. Yabancı uzman ve sanat adamlarını Türkiye’ye gönderen ülkeler arasında Sovyet Rusya’nın yeri ise ayrı bir öneme sahiptir. Müzik reformunda örnek alınan ülkelerin başında gelen Sovyet Rusya, 1935 yılında on bir kişiden oluşan özel bir sanatçı heyetini Türkiye’ye göndermiştir. Heyette Sovyet Rusya’nın en önemli bale, tiyatro, opera sanatçıları ve yirminci yüzyılın en büyük bestecilerinden biri olarak kabul edilen Dimitri Shostakovich de yer almıştır. Sovyet sanatçılar, Ankara, İzmir ve İstanbul’da yirmi üç konser vermişlerdir. Sanatçıların bu ziyareti Türk ve Rus medyasında özel bir yer bulmuş, kimi zaman tam sayfaya ulaşan fotoğraflarla sanatçıları tanıtan yazılara ve konser programlarına yer verilmiştir. Bu çalışmada ise sanatçıların Türkiye’yi ziyaretleri merkezinde müzik reformuna yönelik politikaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

  • Yazarlar : İbrahim SARITAŞ Ufuk ERDEM

    Sayfa No : 119-154

    Anahtar Kelimeler : S o v y e t R u s y a , S h o s t a k o v i c h , V O K S , M i l l i M ü z i k , M ü z i k D e v r i m i

GÖRÜNTÜLE

A Research on The Experiences of Disaster Volunteers on 2023 Kahramanmaras Earthquakes

Yıkıcı depremlerin sık yaşandığı Türkiye’de toplumun afet gönüllüğü konusundaki bilinç düzeyi ve katkı verme eğilimi son 20 yıl boyunca önemli ölçüde artmıştır. Bu araştırmada 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen, 11 ilde etkili olarak 50.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ilk günlerinde bölgeye giden gönüllü vatandaşların deneyimleri incelenmektedir. Araştırma, afet yönetim planlamalarında gönüllülerin faydalarını en üst düzeye çıkarılması için geliştirilmeye açık alanların, gönüllülerin deneyimlerine dayanarak belirlenmesini amaçlamaktadır. Araştırma sonuçları, gönüllülerden sağlanan faydanın artması için sivil katılıma daha açık, esnek bir yapıya ve gönüllü koordinasyonu açısından daha kapsamlı bir afet müdahale planlamasına ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.

  • Yazarlar : Melike BOZTİLKİ İsmail BARIŞ

    Sayfa No : 155-178

    Anahtar Kelimeler : G ö n ü l l ü l ü k , k e n d i l i ğ i n d e n g ö n ü l l ü l ü k , a f e t y ö n e t i m i , s i v i l t o p l u m , d e p r e m .

GÖRÜNTÜLE

Stratejik Ağ Yönetişimi Kuramı Bağlamında Yerel Suç Önleme Kurulları: Dünya Örnekleri ile Karşılaştırmalı Analiz

Stratejik yönetim alanında paydaşların ortaklaşa çalışmasını modelleyen ‘ağ yönetişimi’ ve güvenlik bilimlerinde suç oluşmadan önce önlemeyi esas alan ‘proaktif kolluk yaklaşımı’nın eş zamanlı olarak uygulanması sayesinde suçla mücadelede paradigma değişimi yaşanmıştır. Zamanla suçla mücadelenin suç oluşmadan önce başlatılmasını ve stratejik planlama yapılarak sivil toplumun ve farklı uzmanlık alanlarının da katılımıyla gerçekleştirilmesini esas alan çok katmanlı ve çok aktörlü yenilikçi uygulamalar yerel suç önleme kurulları veya ortaklıkları adıyla birçok ülkede yayılmıştır. Bu çalışmada, dünyada insan odaklı güvenlik anlayışını benimseyen ülkeler arasında ağ yönetişimi ile proaktif suç önleme konusunda önde gelen Birleşik Krallık, Belçika ve Fransa’daki yerel suç önleme kurulları yönetsel bağlamda karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Bu noktada AB üyesi ülkelerin suçla mücadelede temel aldığı standartlar ve ilkelere de değinilmiştir. Çalışmayı özgün kılan bir diğer yön ise, Türkiye’de devam eden Yerel Suç Önleme Kurulları kurulması hakkında mevzuat geliştirilmesi çalışmalarına katkı yapmaktır. Bu amaçla, seçilmiş üç ülkeden iyi örnek uygulamaların analiz edilerek konunun Ağ Yönetişimi Kuramı ve toplum güvenliği bağlamında disiplinler arası bilimsel temeli sunulmuştur. Araştırma, Türkiye’de yapılmış öncü çalışma özelliğini taşımaktadır.

  • Yazarlar : Gazi Levent KURTOĞLU Sevcan KILIÇ AKINCI

    Sayfa No : 179-214

    Anahtar Kelimeler : S t r a t e j i k p l a n l a m a , a ğ y ö n e t i ş i m i , Y e r e l S u ç Ö n l e m e O r t a k l ı k l a r ı , s i v i l g ö z e t i m , p r o a k t i f k o l l u k

GÖRÜNTÜLE

Bağımsız İdari Otoritelerin Anayasal Statüsünün Belirlenmesi İhtiyacı: Teorik ve Pratik Gerekçeler

1990’lara kadar sadece üniversite profesörlerinin ve naiflerin ilgisini çeken bir süje olarak nitelenen bağımsız idari otoriteler, günümüzde anayasal demokratik meşruiyet anlayışında meydana gelen büyük değişimin öncü kurumlarından biri haline gelmiştir. Bu makalede, bağımsız idari otoritelerin anayasal statüsünün açıkça tanınması gerektiği fikri, bahse konu otoritelerin anayasal demokratik meşruiyeti ve bağımsız çalışabilme gücü perspektifinden iki argümanla savunulmuştur. İlk olarak, bağımsız idari otoritelerin bağımsızlıklarının ve yetki alanlarının kapsamının ve sınırlarının milli egemenliğin hangi kuvvetler tarafından ve nasıl kullanılacağını belirleyen temel norm olan anayasada açıkça belirlenmesinin anayasal demokratik meşruiyet perspektifinden gerekliliği gösterilmiştir. Akabinde bağımsız idari otoritelerin bağımsız çalışabilmelerinin ancak anayasal statüye sahip olmaları ile mümkün olabileceği ortaya konmuştur

  • Yazarlar : Mustafa AKGÜN

    Sayfa No : 29-60

    Anahtar Kelimeler : B a ğ ı m s ı z i d a r i o t o r i t e l e r , a n a y a s a , d e m o k r a s i , m e ş r u i y e t

GÖRÜNTÜLE