SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi
SAYI : 53
TARİH : 2020
2002 genel seçimleri, mevcut partilerin tümünün büyük ölçüde zayıflamasına yol açmıştır ve Türk politikası için bir dönüm noktası olma niteliği kazanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra Türkiye'yi yeni bir dönüşüm sürecine sok-muştur. Terazinin diğer kefesinde ise seçimlerden nispeten başarıyla çıkan tek muhale-fet partisi vardır: CHP. İzleyen on yıl içinde partiler arası güç dengesinde bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu makale, 1950'lerden bu yana CHP'nin seçim ortamını birikimli düzeyde (aggregate level) analiz ederek, partinin ve merkez solun politik dinamiklerini incelemekte ve bu yolla bir çok bilimsel yayında ortaya atılmış savların geçerliliğini is-tatistiksel regresyon analizleriyle test etmektedir. Ayrıca makalede, günümüzde geçerli olan egemen iki partili modelin yeniden tasarımlanmasına ilişkin sorulara yanıtlar aranmaktadır.
MAKALELER
Seküler Geleneğin İzinde: Köprülü, Barkan ve İnalcık'ın Türk Ulus-Devleti İçin Laik Kanun Geleneği Oluşturma Çabaları
Tarihsel gerçeklere değil de siyasi ve sosyal ihtiyaçlara uygun bir şekilde kurgulanan tarihi ifade eden etno-tarihsel anlatının örneklerine Türk tarihyazımında da rastlanmaktadır. Öncülüğünü Fuad Köprülü?nün yaptığı ve öğrencileri Ömer Lütfi Barkan ile Halil İnalcık tarafından devam ettirilen, Türk devletlerinde Şer?î hukuktan ayrı seküler-siyasi bir kamu hukukunun olduğu iddiası bunun örneği olarak belirtilebilir. Yeni kurulmakta olan milli Türk devletinin seküler-siyasi bir sisteme dayanmasının tarihsel meşruiyetini sağlama amacında olan bu etno-tarih tezine göre, Türk devletlerinde seküler-siyasi bir töre-örf hukuku bulunmuş ve varlığını dini alandan özerk bir şekilde sürdürmüştür. Köprülü tarafından Durkheimcı toplumsal iş bölümü kuramına yaslanılarak temellendirilmiş olsa da aslında Durkheim?ın teorik perspektifinin en önemli kabulünün görmezden gelinmesiyle oluşturulmuş olan bu paradigmayı tartışmayı amaçlayan çalışma, Köprülü, Barkan ve İnalcık?ın Türk tarihinde din ve siyaset alanları arasında yapay bir ayrım yaparak bunu mümkün kıldıklarını savunacaktır.
-
Yazarlar : Murat COŞKUNER
Sayfa No : 22
Anahtar Kelimeler : S e k ü l e r h u k u k , s i y a s i a l a n , d i n i h u k u k , t ö r e - ö r f .
Nitel ve Nicel Yöntem Farkına Çoğulcu Yaklaşım: KKV-Sonrası Dönemde Nitel Yöntem ve Kazanımları
Bu makale, sosyal bilimlerde nitel ve nicel yöntem farkına çoğulcu yaklaşımı ve nitel yöntemin kazanımlarını tanıtır. King, Keohane ve Verba?nın (KKV) teşvik ettiği tekçi yaklaşım, olasılık ve istatistik kuramının nitel ve nicel yöntemin ortak çıkarımsal mantığı olduğunu savunur. KKV-sonrası dönemde çoğulcu yaklaşım, nitel yöntemin kendine özgü mantığı olan matematiksel mantık ve küme kuramıyla nicel yöntemden farklılaştığını öne sürer. Makale, bu yaklaşımla nitel yöntemin ?nedenlerin çoğulluğu? sorununa nasıl eğildiğini tipolojiler, tipolojik kuramlar ve karşılaştırmalı nitel analiz tekniği üzerinden açıklar. Çıkarım yapmada okuyuculara yol göstermesi amacıyla, bu analitik teknik ve araçların işlevlerini karşılaştırmalı siyaset alanından şu konulardaki çalışmalarla örneklendirerek özgün katkı sunar: kutuplaşma ve siyasi rejimler, dini milliyetçilik, demokrasiyi savunma, demokrasinin hayatta kalışı ve çöküşü, silahlı çatışmaya demokratik katılım.Nitel yöntem, nicel yöntem, nedensel çıkarım, matematiksel mantık, küme kuramı.
-
Yazarlar : Mehtap SÖYLER
Sayfa No : 30
Anahtar Kelimeler : N i t e l y ö n t e m , n i c e l y ö n t e m , n e d e n s e l ç ı k a r ı m , m a t e m a t i k s e l m a n t ı k , k ü m e k u r a m ı .
Akıl, Arzu ve İktidar: Platon'da Demokrasi ve Tiranlık
Platon, kendi felsefi sistemi bağlamında hem kitleye dayanan çoğunluğun iktidarını hem de tek bir kişinin kişiselleşmiş iktidarını, psikolojik ve siyasal-kültürel boyutlarıyla çözümleyen ilk felsefecidir. Bu çalışmanın temel amacı da Platon'un demokrasi ve tiranlık rejimlerinin doğasını tasvir eden ilk entelektüel kaynak olma ayrıcalığını taşıyan açıklamalarını onun genel felsefi sisteminden hareketle ve tarihsel-toplumsal bağlamı içine yerleştirerek analiz edebilmektir. Bu çalışmanın önemi ise, Platon?un rejimler sınıflandırmasında en kötü yönetimler olarak nitelendirdiği ve en sert şekilde eleştirdiği, demokrasi ve tiranlık rejimlerini, akıl ve arzu kavramlarından hareketle analiz edebilmektir.
-
Yazarlar : Mehmet ÖZGÜDEN
Sayfa No : 30
Anahtar Kelimeler : P l a t o n , a k ı l , a r z u , d e m o k r a s i , t i r a n l ı k . M i n d , D e s i r e
Kemalist Estetiğin Sanatsal Politikası
Bu makale, Kemalizm?i politik estetik bağlamda tartışmayı amaçlamaktadır. Politik estetik, modernizmle birlikte ortaya çıkan sanatsal temsil biçimlerinin politik alandaki yansıması olarak düşünülebilir. Politik estetik, özellikle uluslaşma süreci yaşayan toplumlarda, kitlelerin estetize edilmiş bir birlik imgesi olan Ulus?ta sanatsal düzeyde temsil edilmesi yoluyla görünürlük kazanır. Bu açıdan politik estetik, modern temsil rejiminin sanat ile siyaseti bir araya getirdiği düzlem olarak ortaya çıkar. Bu makale, kendisi de modernleştirici bir ulus tasarım süreci olan Kemalizm?i modern temsil rejiminin sanatsal politikası üzerinden incelemeye çalışacaktır.
-
Yazarlar : Efe BAŞTÜRK
Sayfa No : 34
Anahtar Kelimeler : E s t e t i k - p o l i t i k a , u l u s , t e m s i l , K e m a l i z m , m o d e r n l e ş m e .
Görüşme ve Yasama Yöntemi Bağlamında 1921 Anayasasının Kanunlaşma Süreci
Türk anayasa metinlerinin hazırlanış süreçlerinin demokratikliği genellikle ciddi eleştiri ve tartışmalara konu olmaktadır. 1921 Anayasası, diğer Türk anayasa metinlerinden hem yasama yöntemi ve hem de görüşme sürecinin demokratikliği açısından ayrılmaktadır. Bu çalışmada 1921 Anayasasının görüşme ve yasama yöntemi, uygulanan usuller ve özellikle de içtüzük hükümleri çerçevesinde incelenerek Anayasa?nın hazırlanış sürecinin demokratikliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bunun ardından ise; Büyük Millet Meclisi?nin kendisini ?kurucu meclis? olarak tanımlayarak ayrıştığı noktalar belirtildikten sonra; 1921 Anayasası?nın parlamenter devamlılık ve iç tüzük bağlanımda Osmanlı geleneğini sürdürdüğüne dikkat çekilmektedir.
-
Yazarlar : Yusuf TEKİN, Şeref İBA
Sayfa No : 18
Anahtar Kelimeler : 1 9 2 1 A n a y a s a s ı , B ü y ü k M i l l e t M e c l i s i ( B M M ) , K u r u c u M e c l i s , a n a y a s a y a p ı m ı , O s m a n l ı - T ü r k a n a y a s a l h a r e k e t l e r i .
Türk Kamu Yönetiminde Yeni Kurumlar ve Dış Politika: Türkiye-Kırgızistan İlişkilerinde Yeni Kurumsalcılık
Soğuk Savaş?ın sona ermesiyle ortaya çıkan yeni küresel ve bölgesel gerçeklikler, Türkiye?nin dış politikada Dışişleri Bakanlığı?nın yanı sıra Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanlığı, Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) gibi birçok yeni kurumu kurmasını gerekli kılmıştır. Türkiye, bu yeni ulusal kurumlarla beraber Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Keneşi) ve Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) gibi çeşitli bölgesel kuruluşların kurulmasına da öncülük etmiştir. Dolayısıyla yeni kurumsalcı kuram (rasyonel seçim kuramı, sosyolojik kurumsalcılık ve tarihsel kurumsalcılık), Türk Dış Politikasını ve dış politika yönetimini çözümleyebilmek için önemli bir derinlik sunmaktadır. Bu makalede, yeni dönem Türk dış politikası, Türkiye?nin kurumsal çabalarının en fazla yoğunlaştığı Orta Asya bölgesi ve Kırgızistan?la ilişkiler üzerinden ve yeni kurumsalcı bir bakış açısıyla değerlendirilmektedir.
-
Yazarlar : Ayşe Çolpan YALDIZ, Fırat YALDIZ
Sayfa No : 24
Anahtar Kelimeler : K a m u y ö n e t i m i , d ı ş p o l i t i k a y ö n e t i m i , y e n i k u r u m s a l c ı l ı k , T ü r k i y e , K ı r g ı z i s t a n .