SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi

SAYI : 51

TARİH : 2018

İSTATİSTİKLER

SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi

SAYI : 51

TARİH : 2018

2002 genel seçimleri, mevcut partilerin tümünün büyük ölçüde zayıflamasına yol açmıştır ve Türk politikası için bir dönüm noktası olma niteliği kazanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra Türkiye'yi yeni bir dönüşüm sürecine sok-muştur. Terazinin diğer kefesinde ise seçimlerden nispeten başarıyla çıkan tek muhale-fet partisi vardır: CHP. İzleyen on yıl içinde partiler arası güç dengesinde bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu makale, 1950'lerden bu yana CHP'nin seçim ortamını birikimli düzeyde (aggregate level) analiz ederek, partinin ve merkez solun politik dinamiklerini incelemekte ve bu yolla bir çok bilimsel yayında ortaya atılmış savların geçerliliğini is-tatistiksel regresyon analizleriyle test etmektedir. Ayrıca makalede, günümüzde geçerli olan egemen iki partili modelin yeniden tasarımlanmasına ilişkin sorulara yanıtlar aranmaktadır.

MAKALELER

Hayırsever Kapitalizmi ve Erken Cumhuriyet Döneminde Sağlık Hizmetlerinin Örgütlenmesi: Rockefeller Vakfının Rolü

Bu çalışma, dünyanın en büyük hayırsever örgütlerinden biri olan Rockefeller Vakfı'nın 20 nci yüzyılın ilk yarısında Türkiye'de sağlık alanındaki faaliyetlerini incelemektedir. Çalışma, Amerikan hayırseverliği ile ilişkili olarak Vakfın Türkiye'ye yönelik ilgisinin özgün tarihsel bağlamını, faaliyetlerini ve sonuçlarını tartışmaktadır. Vakfın özellikle iki dünya savaş arası dönemde hıfzıssıhha kurumları, sıhhat merkezleri, tıp eğitimi ve tıbbi araştırmaları kapsayan ve finansal mekanizmalarla desteklenen programları ile Türkiye'de sağlık hizmetlerinin yeniden yapılandırılmasının makro bağlamı içinde nasıl bir işlev gördüğü analiz edilmektedir. Çalışmada Türkiye'ye yönelik olarak Vakfın ilgisinin hayırseverlik hedeflerinin ötesine uzanarak ekonomik, siyasi ve kültürel değerlerle yüklü olduğu ileri sürülmektedir.

  • Yazarlar : Aziz KÜÇÜK

    Sayfa No : 30

    Anahtar Kelimeler : R o c k e f e l l e r V a k f ı , h a l k s a ğ l ı ğ ı , T ü r k i y e , h a y ı r s e v e r k a p i t a l i z m i , t ı p

GÖRÜNTÜLE

Modern Anayasal Demokrasilerde\nAnayasanın Meşruiyeti: Schmitt ve\nHabermas'ın Kuramlarının Karşılaştırmalı\nİncelemesi

Bu çalışmada Schmitt ve Habermas'ın anayasa mefhumu ve anayasal meşruiyete\ndair görüşleri incelenmektedir. Schmitt ve Habermas geniş kapsamlı, birbirinden çok\nfarklı (normatif ve realist) ve demokrasi kuramının neredeyse iki ayrı ucunda bulunan\nanayasa ve anayasal meşruiyet kavramsallaştırmaları sunmaktadır. Schmitt'in anayasa\nkuramı kitle temelli plebisiterliğin önünü açan unsurlar barındırmaktadır. Buna\nkarşılık, Habermas'ın tartışımsal hukuk anlayışı katılımcı yöntemlerle belirlenen\nyasaların meşruiyetini ve anayasal demokratik kurumları ön plana çıkarmaktadır.\nHabermas ve Schmitt'in görüşleri günümüzün anayasal demokrasilerinde anayasanın\nmeşruiyetine dair tartışmaları derinleştirmek ve anayasa yapıcıların ve toplumun farklı\nkesimlerinin konuya bakış açılarına ışık tutmak açısından önem taşımaktadır.

  • Yazarlar : Müge GÜVENÇ AKÇAOĞLU

    Sayfa No : 25

    Anahtar Kelimeler : A n a y a s a , a n a y a s a l m e ş r u i y e t , a n a y a s a c ı l ı k v e d e m o k r a s i .

GÖRÜNTÜLE

Avrupa'da Popülizmin Kaynakları Olarak Siyasallaşan Avrupa Bütünleşmesi ve Avrupa Birliği'nde Demokrasi Açığı

Avrupa'da popülizmin yükselmesi, popülist partilerin oy oranlarıyla sınırlı kalmamakta, onların öne sürdükleri programların hükümet siyasalarına aksetmesiyle ve Avrupa bütünleşmesine yönelik kuşkuculuğunun artması suretiyle de kendini göstermektedir. Bu çalışma, popülist siyasetin kaynakları olarak Avrupa Birliği'nin siyasal sistemini ve bu sistem içindeki demokrasi açığı tartışmalarını irdelemektedir. Bu irdeleme yapılırken bölgesel bütünleşme kuramları çerçevesinde siyasallaşma sürecinin ortaya çıkardığı dinamikler ortaya konmaktadır. Siyasallaşan Avrupa bütünleşmesinde Yeni-işlevselcilik, hükümetlerarasıcılık ve çok-katmanlı yönetişim kuramları ışığında iktisadi mülahazalardan ziyade kimlik siyasetinin önem kazandığı sonucuna ulaşılmaktadır. Kimlik siyaseti, dolayısıyla, Avrupa Birliği'nde egemenlik ve demokrasi açığı tartışmaları aracılığıyla popülizme kaynaklık etmektedir.

  • Yazarlar : Burak TANGÖR

    Sayfa No : 25

    Anahtar Kelimeler : P o p ü l i z m , ç o k - k a t m a n l ı y ö n e t i ş i m , h ü k ü m e t l e r a r a s ı c ı l ı k , y e n i i ş l e v s e l c i l i k , d e m o k r a s i a ç ı ğ ı

GÖRÜNTÜLE

İş İdeolojisi ve Eleştirisine Psikanalitik Yaklaşım

Batı'da, Lacancı psikanalitik yaklaşımı söylem düzeyinde analiz eden çalışmalar, firma ideallerine sinik ve mesafeli yaklaşan enformel iş pratiklerinin işyerinde denetim ve kontrolü görünürde askıya alırken, aslında tersinden, otorite ve tahakküm ilişkilerini yeniden ürettiğini ileri sürmüşlerdir. Benzer biçimde, bu makale, Türkiye'de işyeri ve emek süreci üzerinde yürütülen araştırmaların bulgularını inceleyerek işçilerin üretim süreci ilkelerine karşı alaycı sinik tutum gösterdiklerini, işyerinde serbesti ve aile fantezileri dolayımıyla fabrika gevşek disiplinini farklı algıladıkları ve etnik/mezhepsel olarak farklı olan işçi akranlarını Ötekileştirerek işyeri yönetiminin hegemonyasını yeniden ürettiklerini ileri sürmektedir. Klinik psikanalizin fantezi ve arzu gibi kategorileri işyeri pratiklerinin ideolojik söylemsel eleştirisinde önemli rol oynamaktadır.

  • Yazarlar : Boran Ali MERCAN

    Sayfa No : 27

    Anahtar Kelimeler : İ ş , i ş y e r i , i d e o l o j i , a r z u , f a n t e z i

GÖRÜNTÜLE

Osmanlı Devleti'nde Adem-i Merkeziyetçilik Tartışması (1876-1913)

Vilayet idarelerinin ne şekilde yapılandırılacağı meselesi Jön Türkler arasındaki en önemli tartışma konularından birisidir. Bu tartışmanın bir tarafında vilayet idarelerine geniş yetkiler verilmesini isteyen ve Prens Sabahattin etrafında kümelenen adem-i merkeziyetçiler, diğer tarafında ise bu fikrin ülkeyi bölünmeye götüreceğini savunan merkeziyetçiler vardır. Adem-i merkeziyetçilik kavramı etrafında dönen ve 1908 seçimleri sürecinde kelimenin tam anlamıyla bir basın kavgası halini alan tartışma, seçimlerden sonra Meclis-i Mebusan'a taşınmıştır. Nihayet 1913 yılında ?İdare-i Umumiye-i Vilayat Kanun-ı Muvakkat'ının çıkarılmasıyla ülkedeki vilayet idareleri yeniden yapılandırılmış ve böylece adem-i merkeziyetçilik tartışmaları da son bulmuştur. İşin ilginç tarafı, merkeziyetçiliğe taraftar olmaları ile bilinen İttihatçıların çıkardığı bu kanun, vilayetlerde tam anlamıyla adem-i merkeziyetçi bir idare kurulmasını sağlayacak hükümler içermektedir. Bu makalede@@ adem-i merkeziyetçilik tartışmaları, dönemin basını ve meclis zabıt cerideleri üzerinden incelenmiş@@ vilayet idareleri kanununun çıkarılmasına giden süreç ve kanunun çıkarılmasının altında yatan sebepler aydınlatılmaya çalışılmıştır.

  • Yazarlar : Murat BURGAÇ

    Sayfa No : 32

    Anahtar Kelimeler : A d e m - i m e r k e z i y e t , I I . M e ş r u t i y e t , v i l a y e t i d a r e l e r i , P r e n s S a b a h a t t i n B e y , İ t t i h a t v e T e r a k k i C e m i y e t i

GÖRÜNTÜLE

Seçimlerin Kamu Harcaması Kompozisyonu Üzerine Etkilerinin Ampirik Analizi: Türkiye Örneği

Bu çalışma, politik bütçe dalgalanmaları teorisi kapsamında, Türkiye'de seçimlerin kamu harcama kompozisyonu üzerindeki etkisini ampirik olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmayı benzer çalışmalardan farklı kılan dört temel özellik bulunmaktadır. Öncelikle, 10 genel seçimin yapıldığı 1965?2004 dönemine ait 40 yıl gibi uzun bir zaman dilimini içermektedir. İkincisi, genel seçimlerin harcamalar üzerindeki etkilerinin analizinde, normal ve erken seçim ayrımı da göz önünde bulundurulmaktadır. Üçüncüsü, seçimlerin harcamalar üzerindeki etkileri sadece genel seçimler için değil yerel seçimler için de incelenmiştir. Son olarak, analizlerde kamu harcamalarının hem uzun hem de kısa dönem dinamiklerinin incelenmesini olanaklı kılan eşbütünleşme ve hata düzeltme modeli yaklaşımları kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen sonuçlara göre Türkiye'de hem genel hem de yerel seçimler kamu harcama kompozisyonunu etkilemektedir. Bu etki genel seçim dönemlerinde cari harcamalarda ve transfer harcamalarında; yerel seçim dönemlerinde ise yatırım ve transfer harcamalarında artış şeklinde kendini göstermektedir.

  • Yazarlar : Tarkan ÇAVUŞOĞLU, Davut BALCI

    Sayfa No : 33

    Anahtar Kelimeler : P o l i t i k b ü t ç e d a l g a l a n m a l a r ı , k a m u h a r c a m a k o m p o z i s y o n u , g e n e l v e y e r e l s e ç i m l e r , e ş b ü t ü n l e ş m e , h a t a d ü z e l t m e m o d e l i

GÖRÜNTÜLE