SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi
SAYI : 48
TARİH : 2015
2002 genel seçimleri, mevcut partilerin tümünün büyük ölçüde zayıflamasına yol açmıştır ve Türk politikası için bir dönüm noktası olma niteliği kazanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra Türkiye'yi yeni bir dönüşüm sürecine sok-muştur. Terazinin diğer kefesinde ise seçimlerden nispeten başarıyla çıkan tek muhale-fet partisi vardır: CHP. İzleyen on yıl içinde partiler arası güç dengesinde bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu makale, 1950'lerden bu yana CHP'nin seçim ortamını birikimli düzeyde (aggregate level) analiz ederek, partinin ve merkez solun politik dinamiklerini incelemekte ve bu yolla bir çok bilimsel yayında ortaya atılmış savların geçerliliğini is-tatistiksel regresyon analizleriyle test etmektedir. Ayrıca makalede, günümüzde geçerli olan egemen iki partili modelin yeniden tasarımlanmasına ilişkin sorulara yanıtlar aranmaktadır.
MAKALELER
Kapitalizmde Sömürü ve Adalet Tartışmaları
Bu makalede Marx'ın ortaya koyduğu kavramlaştırma setinin etik sınırları üzeri-ne bir tartışma yürütülecektir. Mesele şöyle formüle edilebilir: Marx kapitalizmin sömü-rücü bir düzen olduğunu iddia etmiş ve kapitalist sınıfı hırsızlıkla suçlamıştır. Ama aynı Marx tarihsel materyalist bir bağlam içerisinde alt yapı-üst yapı ilişkilerinde sürekliliğe ve üst yapının son kertede alt yapıyı meşrulaştıran konumuna değinmiştir. Bu iki tutum çelişkili midir? Marx hem kapitalizmi sömürücü olmakla suçlamış hem de ona adil de-miş olabilir mi? Çalışmada tanıtlamayı umulduğu üzere bahsi geçen ikiliğin makul çö-zümü Marx'ın realist bir bilim yapma anlayışına sahip olduğu yönündeki hatırlatmadır
-
Yazarlar : Armağan ÖZTÜRK
Sayfa No : 14
Anahtar Kelimeler : M a r x , s ö m ü r ü , a d a l e t , k a p i t a l i z m , ö z g ü r l ü k
Kurucu İktidara Dayalı Bir Demokrasinin İmkânı: Siyasal Bir Yaklaşım
Bu makale, genellikle anayasa tekniği açısından ele alınan kurucu iktidar soru-nuna siyasal bir boyut kazandırmayı amaçlıyor. Kurucu iktidarı, metodolojik ön kabul-lere ya da soyut demokratik ilkelerin temsiline indirgeyen yaklaşımların de-ontolojik ya da apolitik bir nitelik taşıdığını öne sürüyor. Başka bir deyişle, bu yaklaşımların kurucu iktidar kavramını yeni siyasi formlar yaratma kapasitesi anlamında modern içeriğinden yalıtan apolojetik tutumlar olduğunun üzerinde duruyor. Sonuç olarak makale, kurucu iktidarın modern anlamından yoksun bir anayasacılık anlayışının zayıf bir demokrasi fikriyle sonuçlanabileceğine dikkat çekiyor.
-
Yazarlar : Salih AKKANAT
Sayfa No : 21
Anahtar Kelimeler : A n a y a s a c ı l ı k , k u r u c u i k t i d a r , d e m o k r a s i , s i y a s a l , s i y a s i f o r m
Eleştirel Söylem Tutumundan Karşıt Kamusal Alan Yaratmaya Geçiş: İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin II. Abdülhamit'e Muhalefeti
Osmanlı Devleti'nin XIX. yüzyılın sonunda içeride artan yönetsel meşruiyet açı-ğını kapatmaya yönelik en ciddi çabayı II. Abdülhamit göstermiştir. Abdülhamit, ege-menliğini topluma nüfuz ettirmek için simgelerden, sembollerden, ritüel uygulamalar-dan, görsel içeriklerden yararlanmıştır. Abdülhamit'in iktidarını modern ve yeni araç-larla pekiştirme politikasına karşılık, İttihat ve Terakki Cemiyeti basın yoluyla meşruti yönetim yanlısı bir karşıt kamusal alan oluşturmaya çalışmıştır. Başka bir ifadeyle ga-zeteler hem Cemiyet'in düşüncelerini yaygınlaştırıp meşrulaştıran hem de Abdülha-mit'in otokrat yönetiminin zararlarını ifşa ederek anayasal parlamenter yanlısı bir ka-muoyu yaratmaya yönelik araçlar olmuştur. Bu çalışmada@@ Cemiyet'in gazeteleri aracı-lığıyla Abdülhamit'in otokrat monarşi rejimine karşı anayasal yönetim yanlısı bir karşıt kamusal alan yaratmayı amaçladığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
-
Yazarlar : Gökhan KAYA
Sayfa No : 31
Anahtar Kelimeler : İ t t i h a t v e T e r a k k i C e m i y e t i b a s ı n ı , k a r ş ı t k a m u s a l a l a n , a n a y a s a l y ö n e t i m , I I . A b d ü l h a m i t , i s t i b d a t
Türk Siyasal Hayatında Özgün Bir İsim: Mehmet Ali Aybar
1960'lı yılların Türk siyasal hayatına damgasını vuran en önemli isimlerden biri Mehmet Ali Aybar'dır. Ülkedeki toplumsal alt üst oluşlar ve hızlı değişimler arasında, Mehmet Ali Aybar, döneminin belki de en ilerici ve özgün düşüncelerini dillendirmiştir. Mehmet Ali Aybar Marksist teori, sosyalist hareketler ve Türk siyasal yaşamı bağla-mında oldukça önemli değerlendirmeler ve çözümlemelerde bulunmuştur. Mustafa Ke-mal Atatürk'ün görüşlerini önemseyen bağımsızlık anlayışı ve kapitalizm eleştirisi, ken-di dönemindeki determinist yaklaşımların egemenliğine karşın özgürlük ve demokrasiye verdiği anlam ve öncelik, Marksizm ve Leninizm'e getirdiği eleştiriler@@ onun özgünlü-ğünü ortaya koyan yaklaşımlarıdır. Bu çalışma, söz konusu tarihsel sürecin konjonktü-rünü göz önünde bulundurarak Mehmet Ali Aybar'ın siyaset, ekonomi ve topluma dair düşüncelerine ışık tutmayı amaçlamaktadır.
-
Yazarlar : S. Seçil ERDEM FIRAT
Sayfa No : 23
Anahtar Kelimeler : M e h m e t A l i A y b a r , T ü r k i y e İ ş ç i P a r t i s i , s o s y a l i z m , T ü r k i y e , T ü r k s i y a s e t i
Eğitim ve Büyüme İlişkisi: Türkiye'de Bölgesel Farklılıklar
Bu çalışmanın amacı 2004 ile 2011 yıllarının karşılaştırılması yoluyla, Türkiye'de 2. Düzey İstatistiki Bölge Birimleri itibariyle beşeri sermayenin bölge ekonomisine kat-kısı konusunda yaşanan farklılıkları iç göçü de gözönünde bulundurarak betimlemektir. Bu çerçevede, bölgesel gayri safi katma değer (BGSKD) hesaplamalarında TÜİK'in ?Gayri Safi Katma Değer: Bölgesel Sonuçlar (2004-2011)? araştırması verileri kulla-nılmıştır. Bölgesel istihdam sayıları ve işgücü ile istihdamın eğitim düzeyinin hesap-lanması, coğrafi kapsamı Türkiye geneli olan ve örnekleme birimi olarak \adres (ko-nut)\ seçilen 2004 ve 2011 yılları Hanehalkı İşgücü Anketi verileri kullanılmıştır. Böl-gelerin verdiği göçün (çalışma çağında olanlar) ortalama eğitim süreleri ?TÜİK 2011 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları? kullanılarak hesaplanmıştır. Çalışmada-ki bulgular göstermektedir ki Türkiye'de bazı bölgeler çok iyi bir beşeri sermayeye sa-hip olmalarına karşın gereken düzeyde katma değer yaratamamaktadırlar. Öte yandan, eğitimli insanlar bulundukları yerlerde eğitimlerine uygun iş olanağı olmadığı için baş-ka bölgelere göç etmektedir.
-
Yazarlar : Yalın KILIÇ
Sayfa No : 27
Anahtar Kelimeler : E ğ i t i m , e k o n o m i k b ü y ü m e , i n s a n s e r m a y e s i , i n s a n g ü c ü , i ç g ö ç
?Enformasyon Toplumu' ve İnsan: Avrupa Birliği Politika Belgelerinin Eleştirel Bir Değerlendirmesi
Kapitalizmin 1970'lerdeki krizinin ardından başlayan yeniden yapılandırma sü-recinin önemli ayaklarından biri enformasyon işlemenin toplumsal planda çok daha el-zem olmasıdır. Kimi kuramcılar bu nedenle sanayi toplumlarından farklı olarak zengin-liğin enformasyon işlenerek yaratıldığı enformasyon toplumunun doğduğunu öne sürer-ler. Toplumsal dönüşümün böylece enformasyon toplumunun doğuşu şeklinde kavram-sallaştırılmasının toplumsal gerçekliği sermayenin çıkarları doğrultusunda büken bir söyleme dayanak oluşturduğu eleştirisi getirilir ve söylemin politika süreçlerindeki et-kinliği vurgulanır. Bu çalışmada enformasyon toplumu söylemi AB politika belgelerine yansıdığı hâliyle irdelenecektir. Çalışmanın temel varsayımı enformasyon söyleminin ideoloji yüklü anlamlarla insanları belli yönde düşünmeye ve davranmaya ittiği ve bu-nun güncel koşullarda kapitalizmin sürdürülebilirliğini anlamak açısından büyük önem arz ettiğidir.
-
Yazarlar : Hakan YÜKSEL
Sayfa No : 35
Anahtar Kelimeler : E n f o r m a s y o n t o p l u m u , i n s a n , y e n i d e n y a p ı l a n d ı r m a , h a y a t b o y u e ğ i t i m , e s n e k l i k