SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi
SAYI : 53
TARİH : 2020
2002 genel seçimleri, mevcut partilerin tümünün büyük ölçüde zayıflamasına yol açmıştır ve Türk politikası için bir dönüm noktası olma niteliği kazanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra Türkiye'yi yeni bir dönüşüm sürecine sok-muştur. Terazinin diğer kefesinde ise seçimlerden nispeten başarıyla çıkan tek muhale-fet partisi vardır: CHP. İzleyen on yıl içinde partiler arası güç dengesinde bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu makale, 1950'lerden bu yana CHP'nin seçim ortamını birikimli düzeyde (aggregate level) analiz ederek, partinin ve merkez solun politik dinamiklerini incelemekte ve bu yolla bir çok bilimsel yayında ortaya atılmış savların geçerliliğini is-tatistiksel regresyon analizleriyle test etmektedir. Ayrıca makalede, günümüzde geçerli olan egemen iki partili modelin yeniden tasarımlanmasına ilişkin sorulara yanıtlar aranmaktadır.
MAKALELER
Osmanlı Taşrasında Memur Suçları (XIX. ve XX. Yüzyıl Safranbolu Örneği)
Devlet memuru görevi gereği devlet hizmetinde bulunan, bu yönüyle suç ve suçluyla daha az anılan bir kesimdir. Bununla birlikte devlet memurunun, elinde bulundurduğu görev, hak ve yetkileri istismar etmesi ve bunlardan yararlanarak suç işlemesi de mümkündür. Tarihin her döneminde bir devlet görevlisi olarak memurların işledikleri suçlar konusunda farklı uygulamalar ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti?nde de devlet hizmetinde bulunan kişilerin işledikleri suçlar, dönemine göre farklı hukuki uygulamalara tabi tutulmuştur. Ancak bireysel hak ve özgürlükler ve insan hakları gibi kavramların etki ve yaygınlığı ile doğru orantılı olarak devlet memurlarının işledikleri suçlardan dolayı yargılanmalarında daha hukuki ve demokratik davranışlar ortaya çıkmıştır. Çalışmada XIX. ve XX. yüzyıl Osmanlı Devleti?nde devlet memurları tarafından işlenen suçların türleri, suç sebepleri, kamu düzenine ve sosyal hayata etkileri ve memur suçlarına karşı idarenin tavrı bir Osmanlı taşrası olan Safranbolu örneğinden hareketle ele alınmıştır.
-
Yazarlar : Hakan TÜRKKAN
Sayfa No : 22
Anahtar Kelimeler : T a r i h , O s m a n l ı D e v l e t i , d e v l e t m e m u r u , s u ç , S a f r a n b o l u .
Lehistan Elçisi Karol Boscamp Lasopolski' ye Babıali Tarafından Uygulanan Teşrifat ve Kabul (1776-1778)
Karol Boscamp Lasopolski?nin İstanbul elçiliği, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı?ndan sonra Osmanlı Devleti ile Lehistan arasındaki ilişkileri iyileştirme politikalarının önemli bir göstergesidir. Osmanlı yönetimi tarafından elçinin sınırda karşılanmasından Osmanlı başkentine kamusal girişine, sultan ve veziriazam huzurunda kabulüne, sunulan hediyelere ve tayinatına varıncaya dek XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı teşrifat geleneklerinin önemli bir örneği olarak ön plana çıkmaktadır. Aynı zamanda elçilik kabul seremonileri, Osmanlı yönetiminin bir elçi için gerek merkezde gerekse yerel idarecilerle koordinasyonu nasıl gerçekleştiğini, bir elçiyi ağırlamanın devlet daireleri arasında ne gibi hazırlıklar ve protokoller gerektirdiğini de sergilemektedir. Boscamp?ın elçiliğinin önemli sahnelerinin heyette yer alan ressam Kamsetzer tarafından resmedilmiş olması, XVIII. yüzyılda Babıali?nin yabancı elçilere uyguladığı teşrifatın ve yapılan merasimlerin canlı tasvirlerini görmeye imkân tanımaktadır. Bu bağlamda makale, Boscamp?ın elçiliğini hem Osmanlı hem Polonya arşiv kaynaklarına dayanarak incelemekte, detaylı bir biçimde Osmanlı yönetiminin protokol kaidelerini, önemli bir unsur olan hediyeleşmeyi ve elçiye verilen tayinatı konu edinmektedir. Çalışmanın gösterdiği üzere Boscamp, Babıali tarafından kadim teşrifat kuralları doğrultusunda ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik bir çabayla ağırlanmıştır. Ayrıca Jan Chrystian Kamsetzer?in çizdiği resimler, Sultan I. Abdülhamid ile birlikte dönemin önemli bürokratlarının nadide tasvirleri olarak dikkat çekmektedir.
-
Yazarlar : Hacer TOPAKTAŞ ÜSTÜNER
Sayfa No : 34
Anahtar Kelimeler : O s m a n l ı D e v l e t i , O s m a n l ı - L e h i l i ş k i l e r i , L e h i s t a n , e l ç i , d i p l o m a s i , K a r o l B o s c a m p L a s o p o l s k i , t e ş r i f a t , J a n C h r y s t i a n K a m s e t z e r
Avusturya' da Aşırı Sağın Yükselişinin Ana Akım Siyasete ve Göçmenlerin Hayatlarına Etkileri
İkinci Dünya Savaşı?ndan sonra Avusturya?da, ırkçı partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyet yürütmesi yasaklanmıştı. Günümüzde, aşırı sağın oylarını artırması ve siyasette güç kazanmasıyla, faşizm ve Nazizm farklı şekilde tezahür etmektedir. İlk olarak 1999 seçimlerinde Avusturya Özgürlük Partisi?nin Nasyonal Sosyalist Parti?ye dönüşmemesi için uluslararası toplum, baskı ve yaptırım tehdidi uygulamıştı. Neticede, baskılara dayanamayan aşırı sağ parti, hükümetten düşmek zorunda kalmıştı. Ekonomik krizler, göç hareketleri ve terör olayları, korumacı eğilimlerin ve milliyetçi siyasi dalganın yeniden yükselmesine neden olmaktadır. Avrupa?da aşırı sağın en güçlü olduğu ülkelerden biri olan Avusturya?da aşırı sağ partileri zaman zaman iktidar ortağı olmakta ve kademeli olarak oylarını artırmaktadır. Etki gücü artan aşırı sağın sadece popülist söylemlerle yetinmediği, aynı zamanda, Avusturya?da ana akım siyaseti ve kurumları etkileyerek göçmenlerin haklarını kısıtlayıcı uygulamalara başladığı da görülmektedir. Başta hak ihlalleri olmak üzere göçmenlerin hayatını zorlaştırıcı uygulamalar artarak devam etmekte, ancak ulusal ve uluslararası kamuoyunda bu duruma tepkiler cılız kalmaktadır. Bu çalışmada, Avusturya?da aşırı sağın popülist söylemlerinin yanında, göçmenlere yönelik hak ihlallerine ve kurumlara olan etkisi incelenecektir. Avusturya?da aşırı sağ ve merkez partilerin söylemleri, gündelik hayatta göçmenlerin yaşamlarına ne derece yansımaktadır? Bu araştırma geçmişten bugüne göçmenlerin Avusturya?da varlığını sorgularken, diğer taraftan aşırı sağın yükselişi, tarihsel ve kuramsal perspektifle anlaşılmaya çalışılacaktır. Ayrıca, bu çalışmada, aşırı sağın yükselişindeki temel sebep-sonuç ilişkisini doğru biçimde anlayabilmek için dünyadaki sosyoekonomik gelişmelere bağlı olarak neo-liberalizm ve küreselleşme tartışmalarına da yer verilmiştir.
-
Yazarlar : Faik TANRIKULU
Sayfa No : 26
Anahtar Kelimeler : N e o - l i b e r a l i z m , m i l l i y e t ç i l i k , İ s l a m d ü ş m a n l ı ğ ı , g ö ç , y a b a n c ı d ü ş m a n l ı ğ ı , a ş ı r ı s a ğ .
Genç İşsizliği ve Geleceğe Uzanan Zorlu İşgücü Piyasası Koşulları: Diyarbakır, Suriçi Bölgesi Örneği
Günümüz işgücü piyasasında gençler, işverenlere ve yöneticilere kendilerini beğendirmek için büyük bir mücadele vermektedir. Gençler bir taraftan daha iyi bir gelecek, iyi bir kariyer ve yüksek bir ücret beklentisi içindeyken@@ diğer taraftan işgücü piyasasında yüzlerine kapanan kapılar ve geri dönülmeyen iş başvuruları gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalmaktadır. Bu çalışmada, Diyarbakır?ın Sur ilçesinde MEKSA Diyarbakır Şubesi tarafından yürütülen Sur İstihdam ve Mesleki Eğitim Projesi kapsamında gerçekleştirilen saha araştırmasından elde edilen bulgular, gençlerin işgücü piyasasındaki dezavantajlı durumuna odaklanan teorik arka plan dikkate alınarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, araştırmaya katılan gençlerin düşük eğitim düzeylerine sahip olduklarını, düşük gelirli hanelerde yaşadıklarını, işgücü piyasasında yüksek işsizlik oranları, kayıt dışı istihdam, geçici çalışma, düşük ücret düzeyi ve mesleksizlik gibi sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını göstermiştir.
-
Yazarlar : Işıl KURNAZ BALTACI
Sayfa No : 34
Anahtar Kelimeler : G e n ç i ş s i z l i ğ i , i ş g ü c ü p i y a s a s ı , m e s l e k i e ğ i t i m , D i y a r b a k ı r , S u r i ç i
Eşitsizlik Mekânları Olarak Mahalleler ve Kadınların Kent Hakkı
Kadınların kent hakkı genelde erkekler ile kadınlar arasında var olan cinsiyet eşitsizlikleri ve kentsel mekânın erkek egemen karakteri üzerinden tartışılmaktadır. Kadınların kentsel deneyimlerini bu iki yapısal öğeden bağımsız düşünmek kuşkusuz mümkün değildir. Ne var ki, bu bakış açısı, kadınların gelir, eğitim, ırk, etnisite, dil, din gibi tabakalaşmaya sebep olan sosyo-ekonomik, kültürel ve mekânsal eşitsizlikler temelinde farklılaşmış bir grup olduğunu, deneyimlerinin, yapabilirliklerinin ve ihtiyaçlarının da bu eşitsizlikler prizmasından geçerek şekillendiğini gözden kaçırma riski taşır. Bu makale Aydın kent merkezinde gerçekleştirilmiş bir alan araştırmasının bulgularına dayanarak kadınların farklılaşan sorunlarını ve ihtiyaçlarını tespit edebilmek ve bu yönde politikalar ve hizmetler geliştirebilmek için, kadınlar arasındaki sosyo-ekonomik ve kültürel eşitsizliklere ve bu eşitsizliklerin cisimleştiği mekânlara, öncelikle de yaşam alanları olan mahallelere odaklanmak gerektiğini iddia etmektedir.
-
Yazarlar : Şerife GENİŞ, Dilek KÖSE AKKİRMAN
Sayfa No : 36
Anahtar Kelimeler : K a d ı n l a r ı n k e n t h a k k ı , m e k â n , s o s y o - e k o n o m i k v e k ü l t ü r e l e ş i t s i z l i k l e r , m a h a l l e l e r , A y d ı n .