SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi

SAYI : 49

TARİH : 2016

İSTATİSTİKLER

SON SAYI : Amme İdaresi Dergisi

SAYI : 49

TARİH : 2016

2002 genel seçimleri, mevcut partilerin tümünün büyük ölçüde zayıflamasına yol açmıştır ve Türk politikası için bir dönüm noktası olma niteliği kazanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra Türkiye'yi yeni bir dönüşüm sürecine sok-muştur. Terazinin diğer kefesinde ise seçimlerden nispeten başarıyla çıkan tek muhale-fet partisi vardır: CHP. İzleyen on yıl içinde partiler arası güç dengesinde bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu makale, 1950'lerden bu yana CHP'nin seçim ortamını birikimli düzeyde (aggregate level) analiz ederek, partinin ve merkez solun politik dinamiklerini incelemekte ve bu yolla bir çok bilimsel yayında ortaya atılmış savların geçerliliğini is-tatistiksel regresyon analizleriyle test etmektedir. Ayrıca makalede, günümüzde geçerli olan egemen iki partili modelin yeniden tasarımlanmasına ilişkin sorulara yanıtlar aranmaktadır.

MAKALELER

Sayıştay Raporlarının Kamu Mali Yönetimine Katkısı

Demokratik, saydam, hesap verebilir ve etkin işleyen bir kamu yönetiminin temel koşulu, vatandaşın temsilcisi konumundaki parlamento tarafından etkin şekilde denetlenmesidir. Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) adına yaptığı denetimler sonucunda hazırlayarak TBMM, ilgili merciler ve kamuoyuna sunduğu çok sayıda ve farklı nitelikteki raporları ile kamu yönetiminin işleyişi ve bütçenin uygulama sonuçları hakkında vatandaşı ve temsilcilerini bilgilendirmekte, yönetim üzerindeki demokratik gözetim ve denetimin etkinleştirilmesine katkı sağlamakta ve iyi yönetim ilkelerini hayata geçirmeleri için kamu idarelerini teşvik etmektedir. Sayıştay raporlarının sürekli geliştirilmesi ve kamu mali yönetimi için temel önemdeki katkılarının artırılması için, tüm paydaşların sağlıklı bilgilenmesi ve destek sunmaları büyük önem taşımaktadır.

  • Yazarlar : Recai AKYEL

    Sayfa No : 27

    Anahtar Kelimeler : S a y ı ş t a y d e n e t i m i , S a y ı ş t a y r a p o r l a r ı , b ü t ç e h a k k ı , k a m u m a l i y ö n e t i m i , i y i y ö n e t i m

GÖRÜNTÜLE

Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Personel Atama Usûlü

Akademik unvanların alınması ile akademik personelin atanması ayrı ayrı işlemlerdir. Çalışmada akademik personelin atanması konusu, ilgili mevzuat ve özellikle Danıştay kararları çerçevesinde incelenmektedir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre özel kanun mahiyetindeki 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu hükümlerine göre, yükseköğretim kurumlarında bir kadroya bağlı şekilde istihdam edilen ve kamu görevlisi statüsünde olan akademik personel, aynı memurlar gibi, statü hukukuna tabi olarak kamu görevliliğine alınmakta ve yine 2547 sayılı Kanun çerçevesinde görevin gerektirdiği niteliklere uygun değişik koşullar istenmek suretiyle istihdam edilmektedirler. Ancak, 2547 sayılı Kanun hükümlerinin akademik personelin atanması konusundaki temel kurallar dâhil ayrıntılı bir düzenleme içerdiğini söylemek oldukça zordur. Bu durum kanaatimizce Anayasa'nın 128. ve 130. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir. Bu bağlamda 2547 sayılı Kanun'un, konuya ilişkin hükümleri de dâhil tümüyle gözden geçirilmesi ve sistematik bir şekilde yeniden kanunlaştırılmasının gerekliliği son derece açıktır.

  • Yazarlar : Mustafa AVCI

    Sayfa No : 61

    Anahtar Kelimeler : A k a d e m i k p e r s o n e l , a t a m a , y ü k s e k ö ğ r e t i m k u r u m u , Y ü k s e k ö ğ r e t i m K a n u n u , a k a d e m i k u n v a n

GÖRÜNTÜLE

Milliyetçiliğin Anadolucu Söylemde Yeniden Üretimi

On dokuzuncu yüzyılın Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük-Turancılık gibi yaygın siyasal ideolojilerine bir tepki olarak gündeme gelen Anadoluculuk hareketi, Anadolu coğrafyası ve Anadolu Türklüğü merkezli bir siyaset ve düşünce biçiminin savunuculuğunu yapmıştır. Türkçülük-Turancılık hareketine ve bu hareketin önde gelen düşün insanlarına karşı sert eleştiriler yönelten Anadolucular, ülkenin içinde bulunduğu kötü durumun baş sorumlusunun Türkçülük-Turancılık hareketi olduğu iddiasında bulunurlar. Bu çalışmada Anadoluculuk hareketi ve bu hareketin şiddetle eleştirdiği Türkçülük-Turancılık akımı arasındaki ilişki ?milliyetçiliğin yeniden üretimi? sorunsalı çerçevesinde ele alınacaktır. Çalışma kapsamında Anadolucuların, Türkçü-Turancı hareketin irredantist politikalarına yönelttiği eleştiriler ?millet', ?milliyetçilik', ?vatan', ?coğrafya' ve ?tarih' kavramları üzerinden ortaya konmaya çalışılacaktır. Çalışmanın temel varsayımı Anadoluculuk hareketi ve bu hareketin şiddetle eleştirdiği Türkçülük-Turancılık ideolojisi arasında milliyetçiliğin yeniden üretimine, yeniden inşasına hizmet eden simbiyotik bir ilişkinin bulunduğudur.

  • Yazarlar : Yılmaz BİNGÖL, Ahmet PAKİŞ

    Sayfa No : 27

    Anahtar Kelimeler : A n a d o l u c u l u k , m i l l i y e t ç i l i k , T ü r k ç ü l ü k - T u r a n c ı l ı k , i d e o l o j i

GÖRÜNTÜLE

Osmanlı İmparatorluğu'nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar

Göçler, birçok disiplinden araştırmacının ilgisini çekmiş ve çok sayıda çalışmaya konu olmuştur. Ülkemizde bu konu hakkında yapılmış çalışmalar incelendiğinde, Osmanlı dönemi göçleri üzerinde fazla durulmadığı görülür. Bu göçlerin önemli aktörlerinden biri olan çiftbozanlar hakkında şimdiye kadar müstakil bir araştırma yapılmamıştır. Oysa ki Osmanlı sancak kanunnamelerinde yer alan ?çift-bozan' hükümleri, Osmanlı topraklarında yaşanan iç göçlere ışık tutacak niteliktedir. Özellikle krizler ve değişim dönemi olarak adlandırılan XVII. yüzyıl ve sonraki zaman dilimlerinde tarım topraklarının parçalanması, Celali isyanları sonrasında yerini yurdunu terk eden köylülerin ?çift-bozan' olması, Osmanlı timar sistemini büyük oranda etkilemiş ve ülke topraklarında ciddi boyutlarda bir iç göç yaşanmasına sebep olmuştur.

  • Yazarlar : Emine ERDOĞAN ÖZÜNLÜ, Osman GÜMÜŞÇÜ

    Sayfa No : 28

    Anahtar Kelimeler : Ç i f t - b o z a n , ç i f t - b o z a n r e s m i , ç i f t - h â n e , g ö ç , A n a d o l u

GÖRÜNTÜLE

Kamu Hastanelerinde İş Yüküne Dayalı Uzman Hekim Planlaması: Kocaeli Örneği

Sağlık hizmetlerinin kaliteli, verimli ve etkin sunulabilmesi için temel girdi olan insan faktörü etkili planlanmalıdır. İnsan kaynakları planlamasının ilk ve en önemli aşaması gerekli insan gücü sayısının tespit edilmesidir. Hekim sayısının kurumsal düzeyde belirlenmesinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından geliştirilmiş İş Yüküne Dayalı İnsan Kaynakları İhtiyacı Belirleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın amacı Kocaeli ili kamu hastanelerinde ihtiyaç duyulan uzman hekim sayısının iş yükü esas alınarak belirlenmesidir. Kamu hastaneleri için uzman hekim ihtiyacını tespit etmek, kurum içi, il içi ve ulusal düzeyde dengeli dağılımını sağlamak amacıyla kamu sağlık sektöründeki sağlık yöneticilerine ve planlamacılarına, etkili planlama yapma ve yönetme konusunda destek sağlayacak model oluşturulmaya çalışılmıştır.

  • Yazarlar : Şirin ÖZKAN, Mert UYDACI

    Sayfa No : 28

    Anahtar Kelimeler : U z m a n h e k i m i ş y ü k ü , u z m a n h e k i m p l a n l a m a s ı , s a ğ l ı k i ş g ü c ü

GÖRÜNTÜLE